Pazar, Mart 30, 2008

Gorkem'le Milano/Roma/Napoli



Uzun zamandir bekledigim canim benim, Milano'ya beni ziyarete geldi. Geleli buraya 6 ay oluyor ama ilk defa Otman ailesi fertlerinden biri buraya tesrif etti. Neyse bende elimden geldigince onu burda, daha dogrusu italya'da agirlamak adina herseyi yaptim, gezi planlari hazirladim. Milano gezileriyle baslayip biten haftanin ortasini, Roma ve Napoli maceralarina ayirdik. Burdan oraya kostururken zaman nasil gecti anlamadim ve bugun ayrilik vakti geldi, onu geri yollamak hic ama hic istemedim:( Ayrilik tahminimden daha zor oldu. Gorkem yine gelsin, annemler gelsin, arkadaslarim gelsin, hepiniz gelin!

Seyahatten bazi mini notlarla noktalayayim bu yaziyi da;
-Oncelikle Meral usulu fotografta zirve yaptim bu yolculukta:)
-Trevi'nin yaninda yedigim naneli dondurmanin tadi hala damagimda.
-Ben ilk defa italyanca konusma konusunda azim yaptikca, inatla ingilizceye zorlandim:P
-Her koseyi dondugumde beni karsilayan tarihi yapilarin buyusune kapildim, Trevi ve Pantheon'un daracik meydanlarda
olmalarina bayildim.
-Piazza del Popolo'dan Colesseum'a gece yuruyusu inanilmazdi!!!
-Elimde harita yeni atraksiyonlari ararken kendimi Disneyland'da gibi hissettim:)
-Napoli artik havadan midir, copunden mi, kaosundan mi bilemedim, tam bir hayal kirikligiydi...
-Gorkem benimle ne kadar dalga gecsede, bazi Roma sokaklarini inanilmaz Istanbul sokaklarina benzettim, sadece
bazilarini:)

Perşembe, Mart 20, 2008

Little Children



Farkli insanlarin farkli tutkularini ve bu tutkularin ortaya cikardigi durumlari cok guzel islemis bir film. Bastan sona bir gorsel solen diye dusunuyorum, gerek oyunculariyla, gerek cekim acilari ve sahne gecisleriyle. Trailerini sonradan izledim, iyiki de ole yapmisim cunku filmden aldiklarimdan oldukca farkli geldi icerigi. Birde kucuk bir cocuk gibi davrandigimi farkeetim hayata karsi. Bir sakincasi da yok bence. En guzel sey cocuk olmak, daha dogrusu hep oyle kalmak.

Pazartesi, Mart 17, 2008

South SeaPort, NY



Buraya geldigimizden beri bir gun balik yapalim diyordukta, bir turlu firsatini bulamiyorduk. Ama gecen markette dolasirken, artik dayanamayip somonu kaptik:) Onu bir guzel pisirdik. Kendimi Istanbul'da farzettim bir ara. Sanki mutfakta annem baligi hazirliyor, ben televizyonun karsisindaki koltukta yayiliyorum. Patatesler haslanmis, taptaze yesil salata sofrada... Ahh ahh, neyse bende elimden geldigince pisirmeye calistim. Fena da olmadi aslinda. Ama yemek sonrasi NY'de South Seaport'ta gittigimiz balikci, ordaki tabaklar ve cektigim fotograflar geldi. Benim ki onlar kadar goze hitap etmedi tabi; bende onlari bari buraya koyayim dedim:)

Cuma, Mart 14, 2008

Para Araba Metaforu




Info design dersinin ilk projesi; para ile ilgili bir metafor yaratmak, sonra bunu baska elemanlarla iliski kurarak uzatmak, abartmak, gorsellestirmek... Baska cok sikici gibi gozuksede, sonlara dogru eglenceli bir hal aldi. Yine de; Sara, Fede ve ben grup olunca, sikintili saatler yasamadim desem yalan olur.

Biz alismisiz, essek gibi calismaya, gerekirse odev bitsin diye uyumamaya... Ama bu arkadaslar okul 7 de kapandiginda, onlarda kapaniyorlar. Saat 10, bilemedin 11 gibi yatiyorlar. Odev btmediyse bitmedi, son hali neyse ne, onu teslim ediyorlar ve hayatlarina devam ediyorlar. Ben bunu yeni yeni, ancak onlarla takilmaya basladiktan sonra ogrenmeye basladim, bu insanlar kendilerinden hic taviz vermiyor. Bize bugune kadar tasarimci uyumaz, kan ter gozyasi olmadan bu is olmaz dediler ama gayette oluyormus. Insan kendine sinirlar koyunca, zamanini daha verimli kullaniyor, isine butun gun internette gezip gece 12 de baslamiyor (ki ben hala yapiyorum bunu, daha tam adapte olamadim bu italyanlara:). Bir keresinde, okulda, bizden sorumlu arkadas ilk gunlerde sinifa gelip 3 gun sonranin odevini erkenden, hatta o gun basmamiz gerektigini soylemisti de, ben soktan soka girmistim. Neymis efendim, ya son dakika printerda problem olursaymis, ne olurmus. Basmak ne kelime, ben daha odevi yapmamis, hatta fikir bile bulmamistim...

Neyse biz kizlarla yaptigimiz projeyi de son dakikada bastik; a1 basmakta problem oldu, renkli basacagimiza siyah beyaz cikti, harita seklinde katlayacaktik kapak kismi icerde kaldi... Benim kalbim her seferinde sikisti ama baktim onlar pek rahat:). Sonuc olarak, projenin sonu tatliya baglandi; proje renkli de basildi, katlanma problemi de cozuldu, vs. Hatta bir sonraki projede tekrar beraber calisma karari alindi. Ve cikista cok calistigimiz ve bir odulu hakettigimiz icin, aperitivo'ya gitmeye karar verildi.



Bu okulda sevdigim seylerden biri, surekli (yazista olsa!) yeni projelerin verilmesi, deadlinelarin yenilenmesi. Mesela bu proje 2 hafta once basladi ve bugun bitti. Bizde bu surede elimizden geleni yaptik oldugu kadar ve zaman dolunca bu sayfa kapandi. Sabancidayken, projeler donemlik, yillik, asirlik gibiydi. Butun sene yaydiktan sonra (tabi Sabanci'da yaymakta goreceli bir kavram:) deadline oncesi bunaltici bir donem haline geliyordu. . Burda projeler basliyor, bitiyor ve aradan cikiyor...

Perşembe, Mart 13, 2008

Bisikletlendik!

Milano'nun biskletliler kervanina katildik. Geldigimiz gunden beri bunun hayalini kuruyorduk, hep nasil eglenceli olacagini konusuyorduk. Milano tepsi gibi duz bir sehir oldugundan, bisiklet aldigimiz anda istedigimiz her yere bisikletle gidebilecektik. Bizi korkutan yokuslar fln yoktu ne de olsa:) Ama hava muhalefeti, ikinci el bisiklet bulma sorunsali derken 6 ay gecti, kisi geride biraktik. Ilkbahar geldi, havalar guzellesti, bisiklete binme istegimiz depresti ve attik kendimizi ikinci el bisiklet pazarina. Icimizdeki istege daha fazla karsi duramadik ve ne idugu bisikletler icin pazarlik yaparken bulduk kendimizi. O noktada once bir kaos, sonra sessizlik hatirliyorum! Sonra bir bakmisim atlamisiz bisikletlerimize, evin yolunu tutmusuz, bunca zamandir gorup bilmedigimiz yerlerden geciyoruz. Eve girmemizle once Mehlika bayiliyor, sonra ben:) Bunyemiz sasiriyor tabi, unutmus yillardir bisiklete binmeyi...

Neyse hemen ertesinde once bir gece turuna ciktik, sik gittigimiz destinasyonlara dakika tuttuk. Mesela okula 15 dakikada gidiyoruz, Duomo'ya da yaklasik ayni surede. Hersey bir anda yakinlasiyor, metroya binmek icin yerin altina inmeye, durakta tramvay, otobus beklemeye son. Her sey iyi guzel de, bisiletle her yere gitme konusunda da bazi cekincelerimiz var. Bisiklet hirsizligi burda cok buyuk bir problem. Italyanlara gore hayatin bir parcasi, o ayri... Bisiklete verdigimiz para kadar bisiklet kilidine de para vermemize ragmen, ona guvenmiyoruz. Nereye gitsek, nereye baglasak diye kara kara dusunuyoruz, gozumuzun onunden ayirmak istemiyoruz. Biz elimizden geleni yapiyoruz ama tabi hic bi zaman bazi italyan arkadaslar kadar yaratici olamiyoruz:) Bizim aslinda tek motivasyonumuz; 'korkunun ecele faydasi yok' ...

Çarşamba, Mart 12, 2008

Teras Sefasi

Gunesi gorduk, attik kendimizi terasa...
Mehli, Sara, Federica, ben ve yeni favorim Latte Macchiato...
Yavas yavas kahveye gecis yapiyorum, ilk denemelerim bol sekerli ve sutlu olsada:) Yeni tadlar kesfetmek istiyorum...


Pazartesi, Mart 10, 2008

Visual Design Pizza Yaparsa




Mehli'nin buyuk cabalariyla! sonunda sinifcana bir organizasyona imza atmis bulunuyoruz. Sara'nin katkilari pizza pisirme teknikleri, Mariana'nin ise lokasyon saglanmasi seklindeydi. Ayricana Mehlika potiborlu pastasindan yapti, bende baharatli patates salatami... Digerleri de kosarak geldiler, Sara'nin direktifleri ile 6 tane pizzanin yapilmasi yardim ettiler. Ne de olsa 6 tane pizza yapmak yurek ister:), enerji, dikkat ister. Bunun yogurmasi var, havaya atip tutmasi var...

Cumartesi, Mart 08, 2008

Aquario in Parco Sempione





Parco Sempione'nin icinde bir akvaryum varmis... Cumartesi bedavaymis. Castello'da Zoran ile karsilastikta, bugune kadar gitmedigimize inanamadi. Bizde kalktik gittik. Gercekten cok guzel baliklar vardi ama benim favorim kirmizi deniz yildizlariydi...

Cuma, Mart 07, 2008

...

Kendimi cok acayip hissediyorum; uzgunum, huzursuzum, endiseliyim, merakliyim, korkuyorum. Uzun zamandir yapmak zorunda oldugumu dusundugum bir seydi bu. Yakindan goremediklerime, bir de uzaktan bakmak sanirim tek carem!

Perşembe, Mart 06, 2008

Spd Visual Design 07-08



Okuldan bir cok bakimdan hoslanmadigimi tekrarladiysam da bugune kadar, buraya alistim artik. Sanirim bunda sinifimizin etkisi buyuk. Onceleri cok soguk insanlar gibi gozukse de (yazisa bak, kim soguk acaba:), artik ortam, iliskiler isindi. Hatta pazartesi yeni bir pizza partisi icin Mariana'nin evinde toplaniyoruz. Yuppi!

Fotograf konusuna gelince; bahcivan, el cantali, bel cantali, kaslar kara, fettan, cevirici, ikizler, baba, cekik ve daha fazlasi bu sinifta. Kimin kim olduguda Mehli ile bende sakli;)

Çarşamba, Mart 05, 2008

My Life Without Me



Salya sumuk icindeyim su an. Ama bu sefer her zamankinden farkli, her zamankinden fazla... Az once "My Life Without Me"yi izledim ve dagildim. 23 yasinda 2 cocuk annesi genc bir kadinin 2 ay sonra olecegini ogrenmesi uzerine yasaminda gercekten yapmak istediklerine karar vermesi ve bunlari hayata gecirmesini anlatan, oyunculari super, muzikleri super, cekimleri super film. Konu depresif gibi gozukse de, aglamaktan agzim gozum yuzum sisse de; coook begendim, hem de cok!

Pazar, Mart 02, 2008

1 Kg Dondurma?


Bugun 1 kg dondurma yedim! Yani Murat oyle oldugunu soyluyor. Ogleden sonra yuruyus yapmak icin disariya cikmaya karar verdim. Ne giysem diye dusunurken, kolumu uzun suredir acik duran camdan disari cikardim ve de ne goreyim. Disarsi evin icinden daha sicak olmasin mi? Ustume bir tshirt gecirip, omzuma da sweatshirt aldim ama bosuna. Disarda inanilmaz bir hava beni karsiladi. Bazilari 20 dereceyi bulacagini solemisti de, inanmamistim... Butun Milano halki sokaklara dokulmus, turistlerde cabasi... Disari ciktigim andan itibaren dondurma yemek istedigimi biliyordum. Buraya geldigimizden beri dondurma yemedigim sanilacak, halbuki - derecelerde bile yedim ama hava isininca italyan dondurmasinin hakkini vermek istedim. Murat ile bulustuk ve Cadorna'da ki Chocolat'a gittik, her zamankine yani. Ama bu sefer hic gormedigimiz birsey bizi karsiladi, dukkanin disina tasan bir sira. Meger bugun herkesin cani cilginlar gibi dondurma istiyormus. O kadar bekleyince de abartmaya karar verdim ve hakkimi gelato grande'den yana kullandim. Yedigim en basarili fistik ve findikli dondurma ve cilek ve cikolata parcali. Ben ki usutmem, hasta olmam falan filan, eve geldigimde bogazim agriyordu. Artik tshirtle cikmamdan midir, yedigim dondurmanin miktarindan
mi ? bilemiyorum. Tek bildigim gunes beni mutlu etti. Havanin isisi, eski binalarin ustune dusen, butun tas oynamalarinn ayrintilarini aylar sonra gormemi saglayan isik kendimi iyi hissetmemi sagladi. 4 mevsim yaz olsun istiyorum ya da ben 4 mevsim yazi yasayan bir yere yerleseyim...

Cumartesi, Mart 01, 2008

Mart Gelince

Bu haftasonu odevsizligimizin (varsa da bizim haberimiz yok:) ve de havanin bizi cesaretlendirmesiyle, Milano'yu yeniden kesfe karar verdik. Aslinda daha onceden gittigimiz ve siksik buralara geliriz diye dusunup tabii ki de firsat bulamadigimiz yerler bahsettiklerim... Mesela Naviglio bolgesi; icinden pekte temiz sular akmamasina ragmen, en azinda hareketli bir su birikintisi gorebilme imkani sunan yer. Istanbul'dan sonra Milano'da gozumun en cok aradigi sey, deniz heralde ve dolayisiyla gemiler, tekneler, kayiklar, iskeleler, ve martilar! Sabanci'da bile en azindan yapayda olsa bir golumuz vardi, burda o da yok... Yuruyuse ciktigim aksamlar tatli bir esinti olurdu, ona bile hasret kaldik burda. Inanamiyorum..



Olsun diyorum ben yine de kendime, ne zaman istersem su gormek bende Naviglio'ya giderim:) Hem burda yuruyuse ciktigim aksamlar Corso Buenos Aires boyunca yuruyorum, via Spiga'dan geciyorum (ki kendisi modanin merkezi burda, butun benim duydugum duymadigim meshurrr markalarin dukkanlari dizilmis yanyana, ustelik aksamlari bos olmalari ve beni sadece isikli vitrinleriyle karsilamalari hosuma bile gidiyor diyebilirim), Piazza della Doumo'yu (ki o da dunyanin ikinci en buyuk gotik katedrali ve insani hayretlere dusurecek bir isciligi ustunde tasiyor, insan bakmaya doyamiyor) goruyorum.

Sadete donmek gerekirse, Mehli ile oglen saatlerinde ciktik disari. Porta Venezia'da kurulmus bir kermesin icinden gectik. Panino Gusto'da bir seyler atistirdik ve metroya atlayip Murat'a gittik. Ordan ver elini Naviglio. Asil amacimiz ikinci el bisiklet bakmakti ama kisitli secenekler arasinda sikisip kaldik ve kendimizi nutellali kreplerin ustune attik:) (yani seker komasina girme sebebinin ustune atlamis bulunduk) Daha onceden akilladigimiz icin paylastik bu sefer. Daha sonra oyuncakcimiza girdik. Mehli yine oyuncak aldi, bende yine kendimi zor tuttum. Bu yeni jenerasyon oyuncaklar ne kadar guzel seylermis ya! Eve gelip web sitelerinde onlara baktim, ufak cocuklar gibi de hepsini ama hepsini almak istedim... Ben bu oyuncakciya yine gidicem galiba, ve ellerim bos cikmicam;).. Oyuncakcidan sonra kitapcilara baktik sahaflari andiran. Yemek icin ise Murat'i bekledik. Baskalarini da bekliyorduk aslindaama Baris, "Cumartesi Naviglio bolgesi cinayet olur" demis ve gelmemis. Mehli'nin cinayet olur lafini daha onceden duymamasi, hatta bunu ciddiye almasi ise bize baya bir eglence cikardi aksam boyunca. Clam's Club diye yeni bir restoran kesfettik sonrasinda ve sonunda! Milano usulu Risotto yedim. Geri donmeden once onu da yapmayi ogrenmeliyim. Ogrenecek o kadar cok sey var ki, ama zaten donmeme de cok var. Her seye yeterde artar heralde ya da bir bakmisim, Italya macerasi bitmis ve ben evime donmusum bile...