Milano'nun biskletliler kervanina katildik. Geldigimiz gunden beri bunun hayalini kuruyorduk, hep nasil eglenceli olacagini konusuyorduk. Milano tepsi gibi duz bir sehir oldugundan, bisiklet aldigimiz anda istedigimiz her yere bisikletle gidebilecektik. Bizi korkutan yokuslar fln yoktu ne de olsa:) Ama hava muhalefeti, ikinci el bisiklet bulma sorunsali derken 6 ay gecti, kisi geride biraktik. Ilkbahar geldi, havalar guzellesti, bisiklete binme istegimiz depresti ve attik kendimizi ikinci el bisiklet pazarina. Icimizdeki istege daha fazla karsi duramadik ve ne idugu bisikletler icin pazarlik yaparken bulduk kendimizi. O noktada once bir kaos, sonra sessizlik hatirliyorum! Sonra bir bakmisim atlamisiz bisikletlerimize, evin yolunu tutmusuz, bunca zamandir gorup bilmedigimiz yerlerden geciyoruz. Eve girmemizle once Mehlika bayiliyor, sonra ben:) Bunyemiz sasiriyor tabi, unutmus yillardir bisiklete binmeyi...
Neyse hemen ertesinde once bir gece turuna ciktik, sik gittigimiz destinasyonlara dakika tuttuk. Mesela okula 15 dakikada gidiyoruz, Duomo'ya da yaklasik ayni surede. Hersey bir anda yakinlasiyor, metroya binmek icin yerin altina inmeye, durakta tramvay, otobus beklemeye son. Her sey iyi guzel de, bisiletle her yere gitme konusunda da bazi cekincelerimiz var. Bisiklet hirsizligi burda cok buyuk bir problem. Italyanlara gore hayatin bir parcasi, o ayri... Bisiklete verdigimiz para kadar bisiklet kilidine de para vermemize ragmen, ona guvenmiyoruz. Nereye gitsek, nereye baglasak diye kara kara dusunuyoruz, gozumuzun onunden ayirmak istemiyoruz. Biz elimizden geleni yapiyoruz ama tabi hic bi zaman bazi italyan arkadaslar kadar yaratici olamiyoruz:) Bizim aslinda tek motivasyonumuz; 'korkunun ecele faydasi yok' ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder