Pazar, Haziran 29, 2008

Cinque Terre



Akdeniz kiyisindaki Cinque Terre; Milano'dan yaklasik 3, Genova'dan 2 saat suruyor trenle. Riomaggiore, Manarola, Corniglia, Vernazza, Monterosso isimli 5 kasabadan olusuyor bu bolge. Azgin dalgalarin vurdugu sarp kayaliklardan, mavi ve yesilin tonlarindaki berrak sulardan, kayalik sahillerden, sayisiz basamaklarla ulasilan rengarenk evlerden ve bu bes kasabayi birbirine baglayan yuruyus yollarindan olusan bu alan, milli park kapsaminda. Bir rivayete gore birbirinden guzelmis bu bes kasaba:) Bir rivayet diyorum cunku insanlar aslinda bir gunde hepsinin gezilmesinin mumkun oldugunu soylemesine ragmen, biz gezemedik, daha dogrusu gezmedik. Gunesle, denizle ve yemekle o kadar hasir nesirdik ki, zamanimiz olmadi.





Ilk once bu bes koydan en dogudaki Riomaggiore'ye gittik. Yokusu tirmanip odamiza vardik. Balkondan uzaninca kilisenin sag duvarina degebilecegimiz enteresan yerlesimli odamiza esyalarimizi birakip, kendimizi once yemege, sonra denize verdik.




Denize girmek tehlikeli ve yasaktir tabelasindan sonra ne gorelim?! Dev taslarla kapli ama silme insanla dolu olmasindan dolayi gozukmeyen bir plaj.. Rengarenk bir manzara, tam fotograflik bence. Yani fotograf cekmek icin uygun ama orda yatmak, denize girmek icin degil. Insanlarin aralarindan ziplaya hoplaya plaji gectik, kayalara tirmandik ve kendimize bir duzluk bulmaya calistik. Sonrasi bir ruya gibi, hatirlamak istemedigim... O yosunlarla kapli kayalarda ciplak ayak yuruyerek, onlarin ustunden kayarak denize girmek ve cikmak... Hic bana gore degil derdim ama becerdim. Yosunlara degme korkumu yendim mi?, tabii ki de hayir:)

Neyse gunun sonunda bir daha burdan denize girilmeyecegini ogrenmis ve yeni koylari kesfe cikmaya hazirdik ve kumsal sahiliyle meshur MonteRosso'ya gittik trenle 10 dakikada. Bir anda cok daha turistik bir kasaba karsiladi bizi. Gece isiklandirilmis sahiliyle hemen hosumuza gitti, restoran cesitliligi ile de gonlumuzu fethetti.

Ertesi gun sabah kizlar uyurken fotograf avina ciktim oncelikle. Onlar uyaninca da hemen MonteRosso sahiline attik kendimizi.


3 sezlong, bir semsiye kiraladik ve sahilin tadini cikardik. Kremlenmeme ve golgede yatmama ragmen, en cabuk yanma rekorumu yine elden birakmadim. Yaniklarimdan dolayi kendimi teselli etmek icin kendimi deniz mahsullu spaghettinin ellerine biraktim:) Galiba zeytinyagli fasulyeden sonra en sevdigim yemek bundan boyle 'Spaghetti ai frutti di mare'... Yani hala fasulyenin onune gecebilmis degil kendisi ama olsun...



Bu arada dun aksamda 'Gnocchi' yedigimden bahsetmis miydim??
Gnocchi, tabii ki de bir italyan yemegi. Corba ya da makarna gibi ana yemekten once servis edilen bir giris yemegi yani primi piatti (ilk tabak). Patates, irmik, bugday unu, ekmek kirintilari gibi farkli malzemelerle yapiliyor ve afiyetle yeniyor. Bence bir tabak gnocchinin ustune de baska bir sey yenemiyor cunku insani acayip tikiyor. Milano'da ne zaman gnocchi yesem, fenalik gecirecek gibi olmama ragmen, MonteRosso'da hicte oyle olmadi. Belki ustune birsey yiyebilecek durumda degildim ama sanirim yapilis seklinden olucak hic cok gelmedi.



Sonuc olarak Manarola, Corniglia, Vernazza bir daha ki sefere kaldi. Zaman nasil gecti gercekten hic anlamadim Cinque Terre'de. Aksamlari odaya gitmeden once, yokus ustundeki dev banklarda uzanmak ve yildizlari seyretmek cok guzeldi ama dostlarima olan ozlemimi deprestirdi. Acaba ne zaman, kimlerle gelirim buraya diye hayallere daldim. Yani tekrar gelinecek yerler arasinda Cinque Terre ama bu yaz oncelikle Bodrum'a gidilecek ve hasret giderilecek hem Bodrum'la, hem dostlarla.

Hiç yorum yok: