Pazar, Haziran 29, 2008

S. Margherita - Portofino






Cinque Terre'den sonraki duragimiz Portofino. Riomaggiore'den bindigimiz trenle 50 dakikada Santa Margherita'ya ulastik once. S. Margherita Portofino tabelasi karsiladi bizi istasyonda. Dolayisiyla istasyondan cikinca sasirdik kaldik. Sila'nin komik Portofino maceralarini dinledigimizden bazi bildiklerimiz, beklentilerimiz vardi. Portofino ufacik bir sahil kasabasi olmaliydi mesela. Ufacik bir limani cevreleyen, rengarenk evler, sik butik dukkanlardan olusmaliydi. Halbuki bizi sezlong ve semsiyelerle kapli upuzun bir sahil karsiladi. Icimize bir kurt dustu ama biz basimiza gecen gunesle etrafta yalpalar haldeydik. Mehli sokaktan gecen birine sorunca ancak, oranin Portofino olmadigini anladik. Portofino'ya tren olmadigindan, Santa Margherita'da inilip tekne ya da otobusle geciliyormus diger tarafa. Bizde daracik yollardan surekli korna calarak gitmesi meshur otobuslere atladik. 10 dakika sonra Portofino'daydik. Ve hersey tam da onceden duydugumuz gibiydi, ufacik kisacik bir sahil, irili ufakli tekne, hatta yatlarla silme dolu bir liman.

Ufak koyu gezip, manzarasinin guzel olabilecegini dusundugumuz kaleye tirmandik sonra. Kalenin icine giremesekte iki tarafi rengarenk ciceklerle bezenmis daracik yollarinin akisina biraktik kendimizi. Deniz gunes tatili ya bu, illa denize giricez ama nerden diye dusunurken, 'public beach' tabelasini gorup gosterdigi yonde ilerledik. Sahile indigimizde bizi ufacik ve bombos bir koy karsiladi. Iste sonunda bir yerin denizi bana Bodrum'un denizini cagristirdi ve sonunda kendimi serin sularina biraktim Portofino'nun.



Biz vardigimizda bombostu sahil ama gelip gideni hic eksik olmadi. Italyanlar, fransizlar ve nerden geldigini cikaramadigimiz bazilari gunumuze renk katti resmen; pembe, mavi, siyah gibi:). Biz hemen hemen hepsinin nereli olduklarini anlarken, onlarin bizim konusmalarimizi dinleyip anlayamamasi (fransizlar haric!) ilk defa beni bu kadar eglendirdi.

Hiç yorum yok: