Bugun sonunda hocalardan bekledigim soruyu aldim. Aslinda sevgili Luca bana yoneltmemisti soruyu ama olsun, ben cevapladim ve rahatladim. Kendisi her zaman ki gibi hizli hizli (gerci her zaman ki hizi, hizlari..) italyanca konustu ve sonunda sinifa anladilar mi diye sordu? Buraya kadari, her zamankinden. Ama sinif tepkisiz kalinca, sinifa "ne o italyanca bilmiyor musunuz?" diye sordu. Bende olagan gucumde caktim orda "no"yu. No diyince bir hafifledim ki anlatamam. Kendisi once bir gerindi, bir hazirlandi, gorende ingilizce konusacak sanir. Yok ama bastan bi daha italyanca anlatti. Bu sefer anladim, heralde korkumdan olucak. Biliyorum, hala italyancayi tam olarak kotaramamis olmam benim problemim, okulun degil ama buraya basvururken benle ilgilenen arkadas, dilin problem olmayacagini, kisa zamanda bu isi basarabilecegimi soylemisti. Pardon ama sen benim dil ogrenme kabiliyetimi nerden biliyorsun be kadin demek istiyorum sevgili Pepe'ye. Bugun herkes sevgili benim icin, sevgi doluyum yani. Ya da sevgi dolu degilim ama olmaya calisiyorum...
Ders cikisinda o kadar bitkin dusmustum ki, eve isinlanmak istemekteydim. Ama Mehli'nin kacak oldugunu ogrenince, Velia'lara takildim. Ust katta bir aperitivo varmis; nike, reebok, adidas gibi markalarin limited edition, antika :) modellerini sergiliyorlardi. Onlara baktik, yedik, ictik, eglendik.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder